CRR’nin konserleri artık büyük oranda kapalı gişe, fuayede düzenlenen “5 Çayı Konserleri”ne olan ilgiyi ise Orhan şöyle anlatıyor: “Sahne gerisinde yaptığımız işler bizi daha da çok mutlu ediyor. Çünkü sadece bir hafta ‘5 çayı konseri’ yapmadığımız için şikayet edildik. Üstelik biz anons etmiştik konserin iptal olduğunu. Beyaz Masa’ya 13 kişi şikayet etmiş. Harika bir şey…”
Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda bir araya geldiğimiz Volkan Aslan ve Murat Cem Orhan’
‘CERRAHLAR GİBİYİZ’
- Nasıl bir görev üstlendiğinizi düşünüyorsunuz? Bugüne kadar başardıklarınızı yeterli buluyor musunuz?
Murat Cem Orhan: Hiçbir zaman yetmez. İlk basın toplantısında da şunu söylemiştim: Ben konservatuvarda okurken burası bizim evimizdi. Burası konservatuvarın devamı, yüksek lisansı, doktorası… Çünkü biz sanatçılar cerrahlar gibiyizdir. Operasyon/performans esnasında öğreniriz. Bir cerraha verin kitabı okusun, sonra da ameliyata girsin bakalım. Olmuyor öyle, ameliyat yapmak lazım. İşte burası bizim için ameliyat yapma, ameliyat yapanları izleme yeriydi. Dünyanın en büyük isimlerini izledik, onları çalıştık.
Son iki yıldır burada sadece konser değil üç farklı aşamada programlar düzenleyip tasarlıyoruz. Bunlardan birisi eğitim aşaması, bir tanesi fuaye alanında gerçekleştirdiğimiz entelektüel aşamalar, bir tanesi de “iyi müziğin sahnesi Cemal Reşit Rey”.
Çok talep gören bir yer. Dolayısıyla da ince eleyip sık dokumamız gerekiyor. Buranın belli bir çizgisi var, onu korumaya çalışıyoruz.
Bünyemizde barındırdığımız tüm orkestraların konserleri halkta karşılığını buluyor. Bunu doluluk oranlarından da gözlemleyebiliyoruz. Türk Halk Müziği ve Türk Sanat Müziği arasında eşit mesafede durmaya ve eşit kalitede iş yapmaya özen gösteriyoruz. Dolayısıyla böyle bir takdirimiz de var. Bu sahne üstü işlerimiz.
Sahne gerisinde yaptığımız işlerse bizi daha da çok mutlu ediyor. Çünkü bir hafta sadece “5 çayı konseri” yapmadığımız için şikayet edildik ki biz anons etmiştik iptali. Beyaz Masa’ya 13 kişi şikayet etmiş. Harika bir şey. Demek ki istiyorlar. Çarşamba akşamüstü saat 5’te burada insanlar sanat solumak istiyor.
‘İLBER ORTAYLI KENDİ İSTEĞİYLE GELİYOR’
- CRR, İstanbul entelijansiyasının merkezi haline geldi diyebilir miyiz?
Şöyle söyleyeyim: Türkiye’nin yaşayan en entelektüel insanlarından biri İlber Ortaylı, kendi isteğiyle sohbet yapıyor. Bizi mahçup ederek bilabedel gelip burada sanat üzerine konuşuyor, derdini anlatıyor. O akşam sahne üzerinde ne yapılacaksa, onun üzerine insanları eğitiyor. Bence çok değerli. Kimler kimler gelmedi ki söyleşi yapmaya. Akşamüstü saat 5’te başlayan söyleşilere sandalye bulamıyoruz. 220-230 kişi geliyor, fuaye alanında pür dikkat dinliyorlar. Fuayenin de bu kadar talep görüyor olması mutluluk verici. O bahsettiğim entelijansiyanın burada yer edinmeye başlaması böyle bir şey. Ben insanlar buradan evlerine eğlenerek gitsin istemiyorum; düşünerek gitsinler istiyorum.
‘EN ÖNEMLİ KISIM EĞİTİM’
- Artan ilgi ve kapalı gişe konser sayıları tamam. Başka nelere önem veriyorsunuz?
Konserler ve fuaye alanları tamam… En çok önemsediğim şey: ustalık sınıfları (masterclass) ve bestecilik akademisi. Bir kere benim okuduğum dönemde dolar bir liraydı. Ben ABD’de eğitim alırken babam 2 bin dolar gönderirdi ben 1800 dolar çekerdim. Bugün 30 TL… Bugün benim buraya davet ettiğim Berlin Filarmoni Orkestrası’nın kornocusunu Berlin’e gidip bulamazsın, bulsa çalışmak için adamın vakti var mıdır? Varsa onun parasını nasıl ödeyeceksin? 30’la çarpıyorsun her şeyi. Biz buraya davet ettiğimiz sanatçıların neredeyse hepsiyle ön anlaşma olarak şunu yapıyoruz: bir öğrenciyle çalışacaksınız. Genel provadan önce veya sonra. Fuaye alanında veya odalarda… Haziran ayında Münih Filarmoni Orkestrası’nın sekizlisi geldi, her biri birer odaya dağıldılar…
Önceden biz başvuru açıyoruz objektif bir biçimde. Ben birkaç hafta öncesinden konservatuvarlara açıklıyorum, oradan bana başvurular geliyor, ben oturuyorum seçiyorum. O insanları bu büyük adamlarla bu odalarda bir araya getiriyoruz. Daha da güzel bir şey söyleyeyim: Bu beraber çalışan insanlardan 3’ü, biri klarnet sanatçısı, şu anda Rotterdam’da okuyor. Burada yaptığı masterclass sayesinde davet edildi, çok beğenildi. Fagot sanatçımız vardı, o da aynı şekilde Münih’te okuyor. Bir başka kızımız İtalya’ya davet edildi, şu an İtalyanca öğreniyor.
Yani insanların hayatına, eğitimine dokunulma fırsatı bu. Bestecilik akademileri yaptık burada, o sayede 8, 10, 12 yaşında çocuklar beste yaptı. Biz o besteleri sahnede dinledik.
(Murat Cem Orhan & Volkan Aslan)
‘KONSER EN KOLAYI…’
- O zaman bir CRR geleneğinden bahsetmemiz gerekir mi artık?
Öğrenciler artık CRR’de şu isimden “masterclass” aldım diye özgeçmişlerine yazıyorlar. Burada en basit şey konser yapmak aslında. Doğru konseri yaparsınız illa ki, biraz müzikten anlıyorsanız, biraz vizyonunuz varsa… CRR, İstanbul’un dünyaya açılan kapısı. İstanbul’un Metropolitan’ı… Olağanüstü bir salon burası. Buranın arşivi, belleği İstanbul’da çok az salonda var. Emin olun, 89 yılından bugüne inanılmaz sanatçılar gelmiş buraya; aşağıda zaman zaman kitapçıkları karıştırdığımda görüyorum.
‘FUTBOL TAKIMI GİBİ DÜŞÜNÜN’
- Üzerine ne koyabilirsiniz bunun?
‘YAZIN DAHA AKTİF OLSUN’
- Bir sonraki aşamada ne yaparsınız mesela?
Ben çok şanslıydım. İtalya Siena’daki müzik okuluna iki defa gittim. Çok büyük isimlerle çalıştım orada. Orası yazın haziran sonu bir başlar, eylül sonuna kadar içeride masterclass vardır. Bir sonraki hedefim yazın burayı daha aktif hale getirmek. Oda Müziği Festivalleri yapılıyor üç senedir. Müthiş bir iş. Yaklaşık 20 gün sürüyor. Hayalim onu biraz uzatmak, iki buçuk ay olsun mesela. Sadece İstanbullu gelmesin, Mersin’den Adana’dan gelsinler, konservatuvardan gelsinler. Böyle bir hayalim var…
PROGRAMIN İNCELİKLERİ…
- Programı nasıl hazırlıyorsunuz?
Günlere bölünce o beni rahatlattı. Çarşamba günleri sadece Türk müziği, cuma günleri dünya ve caz, cumartesi günleri de klasik ve caz. Böyle düzene girdi. Halk da artık biliyor, isteklerine göre geliyorlar. Senfoniyi bilerek cumartesi gününe koydum. İstanbul gibi bir metropol düşünün; burası dünyanın en kalabalık şehirlerinden bir tanesi. Avrupa’nın onlarca ülkesinden daha kalabalık bir şehir. Perşembe akşamları Borusan Filarmoni, cuma akşamları İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası var, cumartesi klasik müzik yoktu. Biz koyduk, kapalı gişe oldu. Bilinçli yaptığım bir planlama. Bu düzen beni zihnen rahatlatıyor. Konser öncesi konuşmaları da akşamki programla ilgili olduğu için her şey çok düzenli gidiyor.
Zaten ben çok şanslıyım bu ekibe sahip olduğum için. Teknik ekibin bilgi birikimi İstanbul’da yok.
- CRR konser salonuyla ilgili “keşke” dediğiniz şeyler var mı?
Mesela keşke 300 kişilik ufak bir salonumuz daha olsa. Bir tane daha prova salonumuz olsa… Yapmak istediğiniz o hıza bina yetişmiyor.
VOLKAN ASLAN: BİR PRESTİJ MEKÂNI
İBB Kültür Daire Başkanı Volkan Aslan ise göreve bu yılın başında getirildi. Hemen ardından kültür sanat etkinliklerinin halka ulaşması için çaba gösterirken İBB Kültür’ün kurumsal kimliğinde de değişiklikler yaptı. Volkan Aslan’ın ise bu yılki etkinlikler hakkındaki görüşleri şöyle:
“Cemal Reşit Rey Konser Salonu, İstanbul’un kültür sanat alanında bir simge. Herkesin konser vermek istediği, içinde bulunmak istediği çok önemli bir prestij mekânı. CRR, benim göreve geldiğim süreden önce de zaten çok prestijli ve özel bir mekândı. Ama İstanbul uluslararası etkinlikler anlamında bu mekân kadar zenginlikleri kente yayılan bir şehir değildi. Uzun yıllardır uluslararası etkinlikler konusunda özel girişimler ve kamunun birkaç girişimi konusunda çok bir hareketlilik yok. O yüzden CRR’deki kaliteli etkinlik sayısının artışında bunu görebilirsiniz.
Biz göreve başladık, hemen ardından deprem süreci yaşandı. Geçen sezonun ikinci bölümünü çok fazla görmedik. Mayıs-haziranda mümkün olduğu kadar ertelediğimiz konserlerle yükselen bir grafik izleyip en uzun sezonumuzu yaşadık. Neredeyse temmuzun sonuna kadar buradaki faaliyetleri devam ettirdik. Seyircisini de bulduğunu düşünüyoruz. Burası bu anlam itibarıyla zaten CRR geleneğiyle birlikte hem kendi senfoni orkestrası, hem Türk Müziği Orkestrası hem Genel Sanat Yönetmeni’nin perspektifi ve katkısıyla iyi bir tonda gidiyor.
100. YILI 29 EKİM’E SIĞDIRMADIK
Bu yılla ilgili olarak ise özellikle 100. yıl nedeniyle programdaki bazı dengelerde hareketlilik yaptık. Mahzuni Şerif, Aşık Veysel gibi İBB Orkestralarının da organizasyonunu artırdık. Bunun yanı sıra halk müziğinin de sayısal trafiğini biraz yükseltip, güzel bir karma sağladığımızı düşünüyoruz. Uluslararası işbirlikleri, Polonya, İsviçre gibi birçok ülkenin konsolosluklarının da gözbebeği burası. Onların etkinliklerine de açık ve duyarlı. Burayı da bir konser salonu olarak kullanmanın çeşitli kolaylıklarıyla beraber, uluslararası kültürel diplomasi ilişkilerini de geliştirdiğimiz bir alan.
CRR’nin konservatuvarın devamı olduğunu düşündüm hep. İTÜ’nün, Mimar Sinan’ın, Marmara’nın öğrencilerinin aynı zamanda okulu burası. O yüzden özellikle konservatuvar öğrencilerine veya konservatuvar öğrencisi olmayıp müzikal olarak kendini geliştirmeye açık olan bestecilik akademileriyle, ustalık sınıflarıyla özel bir dönem yaşadığını düşünüyorum CRR’nin.
Yanı sıra, bence çok gündem olmamakla beraber benim çok önemsediğim genç müzisyenlere destek programı CRR’nin okul olma özelliğinden müzisyenlerin evi olmaya yaklaşıyor. Ön konser programlarını onlara ayırdık.
Aşağıda bir kafe oluşturmak istiyoruz, bir kütüphane yapma çabamız var. Cemal Reşit Rey’e özel bir oda yapmayı düşünüyoruz. Sürekli geliştirmek istiyoruz.
Biz 100. yıl etkinliklerini 29 Ekim’e sığdırmamış ender belediyelerden biriyiz. Cumhuriyet otobüsü projesi 200. mahalleye ulaşacak. Hedef 39 ilçede gidilmedik mahalle bırakmamak.”